Düşüyorum
Gidiyorum, kayıp gidiyorum
Yıldızlar birer nokta haline geliyor.
Ben düştükçe kapkara bir hortumun içine
Sallanarak ve de sarsılarak
Ve orama burama atılan birkaç tekmenin acısıyla
Çıkmayan sesimle, göğsümün içinden bağırıp, çığırarak
O çok belli, tanıdık nahoş kokunun
İçinde bulacağım kendimi
Düşerken oraya buraya çarpıyorum
Bedenim yok gibi fakat sızlıyor her yanım
Ellerim, kollarım, bacaklarım varmış gibi
Büyük ve derin bir sızı
Dökülmüyor kelimeler ağzımdan
Bir düşünce bulutuna aktarıyorum
İçimdeki o derin acıyı.
Morarmış gibi her yerim
Ve olmayan bedenimdeki derin kesikler
Kanıyor inceden inceden.
Ve sonra tam da dalacakken o karanlık havuza
Asıl morluğun ve ezik büzük yaraların
Ruhumda olduğunu görüyorum.
Böyle bir ruhla ben nasıl geri düşerim toprağa
Ah yerler beni kurtçuklar
Ve de çoktan düşmüş olanlar
Evim burası değil biliyorum
Ve görüyorum hep buradan ruhumdaki morluklar
Bir darbe, bir darbe daha...
İnsan temizlenir mi toprakla
Hele ki topraksa onu kirleten?
Kapatıyorum ruhumun gözünü
Ve bırakıyorum kendimi
Büyük unutuşun
Aman vermez girdabına..
0 yorum: