Adeta bir kara büyü gibi etkisi altına aldı korku tüm dünyayı ve dünya gözle görülmeyen kana bulandı. Etrafta kol gezen kötümser istatistiklerin –ki her bir insan tek bir rakamdır bu bilimin gözünde- havada mikroplardan beter bir hızla yayıldığını hissediyorum. Evlerinde korkuyla büzüşerek dinlenmeye çalışan ve pek tabi olarak bir türlü dinlenemeyen, zihinleri türlü türlü senaryoların etkisi ile bedenlerine sürekli zehir pompalarken evde kalıp oturmakla, stok yapmakla, insanlarla görüşmeyi kesmekle bu zehirden kurtulacağını zanneden insanlar, en az mikroplar kadar tehlikeli evrensel bir kötülüğün etkisi altında kalmışlardır.
Hiçbir mikrop kendi yasasını delemez. Ve dolayısıyla süper güçlü bir duruma gelemez. Işık karanlığı her daim yener. Yasalar her bir atom için vardır ve değişmezdir ve ne hiçbir madde ne de hiçbir canlı tabi olduğu yasayı delme gücüne sahiptir. Tanrı dahi bütünün yasasına tabidir. Bütün zihinseldir ve Tanrı da ve insan da. Tanrı sözle yaratmıştır tüm dünyaları ve ağızdan çıkan kelamla başlamıştır her şey. Bu tüm semavi dinlerin en önemli ortak noktalarından biridir. Keza Türk destanlarında da ağızdan çıkan sözlerin ne derece önemli olduğu yaratılış destanında geçmektedir:
‘Yer gök hiç bir şey yokken dünya uçsuz bucaksız sulardan ibaretti. Tanrı Ülgen bu uçsuz bucaksız dünyada durmadan uçuyordu.
Göklerden gelen bir ses Tanrı Ülgen’e denizden çıkan taşı tutmasını söyledi. Göğün emri ile oturacak yer bulan Tanrı artık yaratma zamanı geldi diye düşünerek şöyle dedi:
“Bir dünya istiyorum, bir soyla yaratayım Bu dünya nasıl olsun, ne boyla yaratayım Bunun çaresi nedir, ne yolla yaratayım?”
Su içinde yaşayan Ak Ana, su yüzünde göründü Ülgen’e şöyle dedi :
“Yaratmak istiyorsan Ülgen, Yaratıcı olarak şu kutsal sözü öğren De ki hep,” yaptım oldu ” başka bir şey söyleme. Hele yaratır iken,”yaptım olmadı” deme.” Ak Ana bunları söyledi ve kayboldu.
Tanrı Ülgen’in kulağından bu buyruk hiç gitmedi. İnsana da bu öğüdü iletmekten bıkmadı :
” Dinleyin ey insanlar, varı yok demeyin. Varlığa yok deyip de, yok olup da gitmeyiniz.”
Tanrı Ülgen yere bakarak : ” Yaratılsın yer!” Göğe bakarak “Yaratılsın Gök!” Bu buyruklar verilince yer ve gök yaratılmış.
Zihnimiz bizim mabedimizdir. Orada dua ederiz, orada hayal ederiz, orada durmadan düşünür dururuz. Kirli, korku ile dolmuş, kötü düşünceleri, kötü gelecek senaryolarını üst üste düşünen zihinler eninde sonunda zehirle dolacak ve bedenleri geri dönülmez bir sürece sokacaklardır. Ölüm herkes için vardır ve yaşadığımız dünya ile ilgili bildiğimiz neredeyse tek mutlaktır. Ölüm korkusu, hastalanma korkusu, aç kalma korkusu ise kalan hayatınızı zihinsel ve de bedensel bir cehenneme çevirmeye yetecek kadar güçlü duygulardır. Sizi hiçbir yaratıcı fikrin zihninize girmesini engelleyecek kadar felçli bir duruma sokabilecek ve bedeninizi de eninde sonunda iflas ettirebilecek kadar çürütebilecektir. Çürük zihin, çürük bedeni yaratır.
Hiçbir virüs sizin iradenizden, yaşama sevincinizden, içsel gücünüzden, içinizdeki şamandan daha kuvvetli değildir. Hiçbir virüs ise uzun vadede korku, endişe ve kaygı kadar öldürücü değildir. Evlerinizde derhal pencereleri açın, haberleri bir müddet kapatın, balkonda saksıdaki çiçeklerinizi sulayın, çocuklarınızı ve evcil hayvanlarınızı sevin, gülümseyin ve gülümsetin. Güneşe ve aya ve de yıldızlara selam verin ve aldığınız her nefes için teşekkür edip, şükredin. Kara büyünün zihninizi ele geçirmesine izin vermezseniz, virüsler de bedeninizi ele geçiremeyeceklerdir. Velakin ölümden kaçış olmadığı aşikârdır. Milyonlarca yıl yaşayan tanrılar dahi ölümden kaçamamışlardır. İçinizdeki ateş dönecektir elbet bir gün ait olduğu yere. O ateşe iyi bakın, yaşamın alevini iyi besleyin.
Hazır su ile bu kadar haşır neşirken, suyun yapısı itibarı ile manyetik bir madde olduğunu ve niyetle bükülebildiğini bilin. Burada okumakla kalmayıp araştırın. Suyla elinizi her yıkadığınızda tüm hastalıkların, kötü düşüncelerin suyla beraber vücudunuzdan akıp gittiğini hayal edin. Sadece bedensel olarak değil ruhsal olarak da temizlendiğinize inanın ve sıcak sudan ziyade soğuk suyu tercih edin; keza soğuk su sıcağa göre daha güçlüdür niyet iletmekte.
Yemek yerken haberlerin açık olmamasına dikkat edin. Neşeli şeyler izleyin, neşeli şeylerden bahsedin. Yediğiniz her lokma için teşekkür edin, tadına varın ve yemekle birlikte bedeninize neşe ve sağlık girdiğini hayal edin. Yemek yerken kötü söz etmeyin, kavga etmeyin ve kesinlikle kötü şeyler izlemeyin.
Sevgiyle, iyi ve temiz düşüncelerle, temiz ellerle kalın. Kara büyü siz izin verdiğiniz sürece size işler, bunu aklınızdan çıkarmayın. Ağzınızdan çıkan sözlere dikkat edin; iyilik, doğruluk, saflık ve sağlık dışında kötü laf etmeyin; hele beddua hiç etmeyin. Zihninizi ve bedeninizi saf tutun ve hep güzeli hayal edin. Özellikle uyumadan önce iyiyi ve güzeli hayal edin ve gerisini bilinçaltınıza/ruhunuza bırakın keza aksi takdirde uykunuzu dahi kaybedebilirsiniz.
Su gibi Aziz kalın!
0 yorum: