Bilmiyorsun ki sen!
Yağmur vardı dışarıda,
Yaprakların üzerinde tatlı usul dans eden.
Sarı çiçekler vardı o sevmediğin sarmaşıkta
Ve yanında mor laleler.
Bilmiyorsun işte!
Serçeler yıkandı bir bir
Yağmurun altında.
Kanatlarından saçıldı,
Parıl parıl damlalar.
Bilmiyorsun dedim ya işte!
O serçeler var ya o serçeler
Senden benden büyük gibiler bazen.
Sen yoktun ya,
Nereden bileceksin?
Nereden bileceksin?
Nasıl anlatayım bilemedim.
Çoğu zaman tek arkadaşım onlar.
Sarı çiçek, mor çiçek
Ve o minicik serçeler.
Öylece durup dururken
Neşe doluyor kalbim.
Nereden bileceksin?
Sen ki onu tek kelimenle
İkiye üçe dörde bölensin!
Bazı kırıklar...
Ah nereden bileceksin?
Öylesine ağır ve acı gelir ki bana
Lafını dahi edemem.
Hem ben gene de
Yükümü sana vermek istemem.
Dedim ya işte!
Nereden bileceksin ki?
Dilim sadece
Öfke ile dönerken,
Tatlı laf çıkmaz hiç.
Hele ki derdini hiç anlatamaz hiç.
Fakat öyle işte!
Bu toprak, bu balçık, bu çamur
İkimize de fazla bilirim ben.
Bilirim, bilirim de
Bilemedim bi çaresini.
Görmesek balçığı,
Seni ve beni çıkarsak aradan.
Ah o zaman bileceksin!
Ah o zaman bileceğim işte ben!
Fakat şimdilik böyle bu işler,
Kalpte saklı tüm sırlar.
0 yorum: