Tek başınayım, bir zamanlar dört kişi yaşadığımız bu evde, kedilerim dışında kimse kalmadı. Önce çocuklar gitti, sonra çocukların babası. Ne...

Sarı


Tek başınayım, bir zamanlar dört kişi yaşadığımız bu evde, kedilerim dışında kimse kalmadı. Önce çocuklar gitti, sonra çocukların babası. Ne noktaya geldiğimi onların gözünden görebilmem imkansızdı. Onlardan ilk ben uzaklaştım, bunun da farkındayım, fakat onların gözünde terkedilecek kadar kötü olabilmek apayrı bir şey ve bu canımı çok acıtıyor ki kaldı ki kötü ve gri olanın ben olmadığımdan adım kadar eminim.

Kedim patilerini yalıyor şu anda, dışarıda harika bir hava var, gökyüzü hafif bulutlu, ağaçlar yemyeşil ve ben kendi zihnimde onları mutlu edememiş olmanın kahredici pişmanlığı ile kavruluyorum, kendi cehennemim bu olsa gerek, ölene kadar böyle yanacaksam doğrusu sonrasındaki cehennem vız gelir bana.

Ailemdeki ve kendimdeki hatta ve hatta çevremdeki garip renkleri çok değil yaklaşık 5 yıl öncesinde görmeye başladım, ondan bir kaç yıl sonra da kokularını algıladım. Tüm bu farklı renk ve kokuları algılamak benim için yeni bir şeydi ve nasıl başa çıkabileceğimi bilemedim ne de neye yoracağımı. Birkaç doktora gittim ve psikolojik denilerek geri gönderildim. Bu sürecin başlarında yalnızlaşmaya başlamıştım bile, bana olanları dürüstçe aileme anlatmamın pek bir faydasını görmedim kaldı ki zaten genel anlamıyla "garip" görünümlü bir hippiyim herkesin ve onların gözünde dahi.

Bendeki genel ton sarıydı, çocuklarımınki yeşil, kırmızı ve gri arası geçişkenli tonlardaydı, babalarınınki ise ağır bir griydi. Çocuklarımınki de birkaç yıl içinde tam olarak grileşmeye yüz tutmuştu. Beni çok kötü hissettiriyordu bu renk, elimde olmadan onlara karşı eskisi gibi neşeli olamamaya başladım, beni çok üzse de gri beni tiksindiriyordu ve onlar grileştikçe ben daha çok tiksinir oldum, kendi çocuklarımdan tiksinmenin ne demek olduğunu size anlatamam.

Bu renklerin ne anlama geldiğini henüz bilmiyordum ve sadece hislerimle davranıyordum. Kokuları da algılamaya başladığımda işler gitgide karmaşıklaştı. Deliriyor gibi hissediyordum ve şu dünyada tek bir insan bana yardım edemiyordu. Gözüm gayriihtiyari sarı tonlu insanları arıyordu sokaklarda, genel olarak o tiplerin yoğun bir empat olduklarını fark ettim, gözleri endişeliydi, sokakta aç ve susuz bir hayvanın yanıbaşında onlar olurdu genelde, bakışlarındaki ve gülümsemelerindeki çocuksuluk hemen göze çarpardı. Yeşil tonlular çok bariz paragözdüler, çok hırslı insanlar onlardan çıkıyordu. Kırmızılar kıskanç ve haset, griler ise çok korkunçtular. Nasıl söylesem bilemiyorum fakat hiçbir zerreleri bu dünyada imal edilmemiş gibi, çok çok kötü. Dünyanın herbir yapıtaşına düşmandılar. Toprağın altını üstüne getirirler, ağaçlara beton dökerler, hayvanları zehirlerler, toplu katliam yaparlar, tek amaçları dünyayı yok etmek gibidir.

Şimdiki söyleyeceklerime inanmanız çok zor fakat ben gene de bunları diyeceğim size, nereden öğrendiğimi sormayın, bilgileri farklı yerlerden toplayacak konumdayım ve sizler şu an için değil ama gelecekte okuduğunuzda anlam kazanacak tüm bu yazdıklarım. Daha fazla renk var ama bahsettiğim bu dört renk dört farklı gezegeni gösteriyor. Hangi renkseniz kökeniniz o gezegene bağlı ve dünyada imal edilmiş olmanız rengin size verdiği karakteri bastıramıyor. Sarı renkliler uludin gezegeninden gelme, kırmızılar altarildum'dan, yeşiller oglan ve griler ucmak gezegeninden -ki bu arada ucmak artık neredeyse ölü bir gezegen- köklerini almışlar ve dünya her ne kadar evrende en uçlardaki bir galakside bulunuyor olsa da tüm bu gezegenlerin ortak buluşma noktası bir yer haline gelmiş. Fakat işin en acaip tarafı ise bizler suçluyuz, hepimiz tüm insansı uzaylılar, işlediğimiz suçlardan dolayı buraya gönderilmişiz ve maalesef aramızda en fazla olanlar da griler ki bence tüm amaçları dünya ölene kadar kendi gezegenlerine yaptıkları gibi canını çıkartmak.

Anlayacağınız dünya bir hapishane ve burada gerçek anlamda cezamızı çekiyoruz.

Benim gibi bir sarının grilerle ortak noktası bulunmuyor. Onlardan uzaklaşmamaya çalışırken onları benim doğurduğum gerçeğine tutunmaya çalıştım hep, fakat kuralları ben yazmıyorum ve dışına çıkabilecek kadar da evrilemedim hele ki şu suçlu pozisyonumda yakın zamanda aydınlanman olası değil, gene de yeşil kırmızı ve grilerden çok çok farklıyım, onların yaptıkları canımı acıtır benim keskin bir şekilde. İşte bu yüzden yalnız kalmam belki de en doğru olandı. Sadece temel içgüdüleriyle yaşayan katil griler benim katilim olmamalı hele ki onları ben doğurmuşsam.

Suçumu soracak olursanız az çok tahmin edebiliyorum. Bir sarının koşulsuz sevgiye sahip olması gerekir, bende o yok ve işte çocuklarımın benden kopmasına engel olmayarak da bunu kanıtlamış oldum. Keşke daha çok sevebilseydim, belki bir sonrakinde, -bu dünyada hala canlılık kalmış olursa ve Uludin beni geri çağırmadıysa, -korkarım ki geri çağrılmama daha çok var.

Esindaş

0 yorum:

İLETİŞİM