Bu bakışı iyi bilirim ben!
Ürkütücü sakinliğinin altında yatanı!
Akkordan kalan kıvılcımlar
Fışkırır göz bebeklerinden
Ve dudakları mühürlü
Kalbinden yol bulup
Çıkamasın diye hüznü.
Hangi mavi daha hüzünlü
Gözlerin mi, deniz mi, gökler mi yoksa?
Yaşam mı verir rengini mavinin
Yoksa elem ve keder mi?
Çıkarırsan hayattan kasveti
Geride kalan nedir?
Ne?
Bir avuç neşe, bir avuç toprak.
Yol verirken yaslı toprak gamlı göğe
Neden beni salmaz geriye?
Toprak kadar kara,
Gök kadar maviden kalakalan
O göz bebeklerindeki son ve sarı kıvılcım mı ola?
Ağlama dedim sana
Sarıl bana
Uzaklaştığın her adımda
Biraz daha körelir yüreğin
Ve daralır nefesin.
Kaçma benden dedim sana
Bu gök kubbenin altında
Yalnız Sen ve ben
Kimse yok başka.
Fakat bilmem mi?
Sarar elbet mavinin acısı
Karanın kasveti
Ve morun bilgeliğinden çok evvel
Kızıldır tan yeri
Ve tüm bunların içinden
Çıkarıp giysini
Yükselirken feleklerden birine
Ya da düşerken toprağın en dibine
Hatırlamayacaksın bilmem mi beni!
Asılı kalacağım havada bir anlığına
Ve sonra uçuracak yel beni.
Ya şimdi gel ya da hiç
Yok olmadan evvel
Son bir anı için.
.
24 Nisan
Bu bakışı iyi bilirim ben! Ürkütücü sakinliğinin altında yatanı! Akkordan kalan kıvılcımlar Fışkırır göz bebeklerinden Ve dudakları mü...
Fırtınadan Sonra
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum: