09 Aralık
Hikayeyi hiç anlatmadın bana, neden bu kadar ketumsun, kaç yıllık arkadaşlığımız var ve ona rağmen hala benden pek çok şeyi sakladığının farkındayım. Gazetelerde çıkan haberlerin ötesinde bir şeyler olmalı.
Bunu söyleyince gözlerinde bir an öfke hissettim, ben gözlerimi kaçırana kadar iri ve masmavi gözlerindeki kıvılcımlarla baktı bana, uzun kirpiklerini kırpıştırdı, tekrardan göz göze geldiğimizde çocuksu bakışları da geri gelmişti. Eğreti bir gülümsemeyle konuştu:
- Merakını anlıyorum. Şu anki durumumuz onun yüzünden. Şunu bilmeni isterim ki ablam ne olursa olsun insanüstüydü, onu çok sevdim ve çok seveceğim.
Heyecanlandım gün gelip bunu bana anlatacağını hiç ummamıştım, başımı salladım ve eğer hazırsa şu an bile dinleyebileceğimi söyledim. Çayları tazelemeye kalktım. Çay stoğumuz çok az kalmıştı, eğer böyle devam ederse bu karanlık yerde neredeyse hem aç hem susuz kalmamıza ramak kalmıştı. Az demli iki çayla geri geldim.
Çayından bir yudum aldı N. ve anlatmaya başladı:
- Ablamdaki bazı değişiklikleri fark ettiğimde yedi yaşındaydım, okuldaki ilk günümdü ve içim kıpır kıpırdı, okulun bahçesine ilk girdiğimde ise kalabalıktan ürküp ağlamaya başladım. Ablam benden 6 yaş büyüktü, suratsız fakat çok güzel bir kızdı, güldüğünü hiç hatırlamam. Onun gittiği ilkokula başlıyordum, o ise yeni mezun olmuştu. Yanımda babam ve ablam vardı, ablam her zamanki ifadesizliği ile elimi sımsıkı tutuyordu, hatta hiç unutmam o kadar sıkı tutmuştu ki parmaklarım acımıştı. Sonra birden bıraktı elimi koşarak çıktı okuldan, ne babam ne ben ne olduğunu anlayamadık. Babam günümü daha da beter etmekten korktuğu için olsa gerek, ses etmeden benimle kaldı fakat ifadesindeki endişeyi benden saklayamadı, o yaştaki çocuklardan çok şey saklayabileceğinizi düşünür fakat hiçbir şey saklayamazsınız.
O garip davranışını bir başlangıç kabul ettim şimdi geçmişe baktığımda. Okul bahçesinden kaçısından sonra çok uzun zaman herşey normal gibiydi, babama acil tuvalete gitmesi gerektiği bunu da söylemekten utandığı için kaçtığını söylemiş. O dönem benimle ilgilenir olmuştu, derslerime bile yardım ediyordu, çok memnundum ablamın üstüme düşmesinden fakat eski sessiz, mutsuz haline dönmesi çok uzun sürmedi. odasından çıkmaz olmuştu çıktığı zamanlar ise kapıyı kitler, anahtarını da yanında taşırdı. Kılık kıyafetine de dikkat etmez olmuştu, gene de kıskanırdım kendisini her haliyle çok güzeldi, birbirimize hiç benzemezdik. Uzun gür siyah saçları artık neredeyse beline kadar iniyordu.Gözlerinde tuhaf hastalıklı bir ışık görürdüm çoğu zaman ve bana öyle baktığında ürperirdim, kendini hepimizin üstünde görür gibiydi, annem ve babam bunu ergenliğe bağladılar, artık haline dayanamadıklarında çok büyük kavgalar çıktı evde, katlanılması zor kavgalar. Durumunu gizlediği bir erkek arkadaşı olmasına bağlıyorlardı ve çok acımasızlardı kanımca, bu kavgaların ablama yarardan çok zarar verdiği çok aşikardı fakat onlarla konuşmak mümkün değildi.
Ve o gün geldi, ablam evden kaçtı, her yere başvurduk, bulunamadı.Ablamı kaybetmekle kalmamış, annemi ve babamı artık tümüyle kaybetmiş gibi yapayalnız kaldım evin içinde. Ablama neler olduğu ile ilgili bir şeyler bulabilmek adına odasını alt üst ettim. Çekmecelerinin birinde günlüğünü buldum. Okumam günler aldı çünkü doğumundan itibaren şu anki yaşına kadar her şeyi yazmıştı, doğumunu bile hatırlıyordu, bebekliğini, çocukluğunu, her anı, bir insan gibi değil, bir bilgisayar gibi. Aklım almadı, annemle babama hiç anlatmadım o günlüğü, bahsetsem sanırım üzüntüden ölürlerdi. Ablamın dediğine göre ilk anne ve babası onu hiç istememişler hamileliği ilk öğrendikleri andan itibaren, doğduğunda sepetiyle beraber bir cami avlusuna bırakmışlar, fakat ablam bebekken de hiç ağlamaz, sızlamazmış, oracıkta ölmek istemiş, bulunduğunda çok üzülmüş, öyle yazıyordu. Yani anlayacağın annem ve babam onun gerçek ailesi değilmiş ve bunu ondan sakladıkları için hala çok kızgınım.
Soluksuz anlatmıştı, ben de soluksuz dinledim, bombardıman yeniden başlamıştı, ürperdik, alışamadık hala bu seslere. Sığınakta 2. ayımızdaydık ve erzağımızın tükenmesine 3-4 ay kaldı.. Arkadaşımın ablasının bundan sonraki hikayesini herkes biliyor. Kaçtıktan bir kaç ay sonra ormanda cesedini bulmuşlar, kadınların öldürüldüğü sebebten öldürülmüş. O sizin deyiminizle insan olarak doğan bir uzaylı, bunu insan ırkı olarak öğrenmemiz malesef ölümünden sonra oldu. Uzak yıldızlardan olan halkı elçi olarak gönderdiklerinin öldürüldüğünü haber alınca, savaş ilan ettiler. Sevgisizliğimizin cezasını çekeceğiz, belki böylece tükeniriz.
Esindaş
Hikayeyi hiç anlatmadın bana, neden bu kadar ketumsun, kaç yıllık arkadaşlığımız var ve ona rağmen hala benden pek çok şeyi sakladığının far...
Ablam
Hikayeyi hiç anlatmadın bana, neden bu kadar ketumsun, kaç yıllık arkadaşlığımız var ve ona rağmen hala benden pek çok şeyi sakladığının farkındayım. Gazetelerde çıkan haberlerin ötesinde bir şeyler olmalı.
Bunu söyleyince gözlerinde bir an öfke hissettim, ben gözlerimi kaçırana kadar iri ve masmavi gözlerindeki kıvılcımlarla baktı bana, uzun kirpiklerini kırpıştırdı, tekrardan göz göze geldiğimizde çocuksu bakışları da geri gelmişti. Eğreti bir gülümsemeyle konuştu:
- Merakını anlıyorum. Şu anki durumumuz onun yüzünden. Şunu bilmeni isterim ki ablam ne olursa olsun insanüstüydü, onu çok sevdim ve çok seveceğim.
Heyecanlandım gün gelip bunu bana anlatacağını hiç ummamıştım, başımı salladım ve eğer hazırsa şu an bile dinleyebileceğimi söyledim. Çayları tazelemeye kalktım. Çay stoğumuz çok az kalmıştı, eğer böyle devam ederse bu karanlık yerde neredeyse hem aç hem susuz kalmamıza ramak kalmıştı. Az demli iki çayla geri geldim.
Çayından bir yudum aldı N. ve anlatmaya başladı:
- Ablamdaki bazı değişiklikleri fark ettiğimde yedi yaşındaydım, okuldaki ilk günümdü ve içim kıpır kıpırdı, okulun bahçesine ilk girdiğimde ise kalabalıktan ürküp ağlamaya başladım. Ablam benden 6 yaş büyüktü, suratsız fakat çok güzel bir kızdı, güldüğünü hiç hatırlamam. Onun gittiği ilkokula başlıyordum, o ise yeni mezun olmuştu. Yanımda babam ve ablam vardı, ablam her zamanki ifadesizliği ile elimi sımsıkı tutuyordu, hatta hiç unutmam o kadar sıkı tutmuştu ki parmaklarım acımıştı. Sonra birden bıraktı elimi koşarak çıktı okuldan, ne babam ne ben ne olduğunu anlayamadık. Babam günümü daha da beter etmekten korktuğu için olsa gerek, ses etmeden benimle kaldı fakat ifadesindeki endişeyi benden saklayamadı, o yaştaki çocuklardan çok şey saklayabileceğinizi düşünür fakat hiçbir şey saklayamazsınız.
O garip davranışını bir başlangıç kabul ettim şimdi geçmişe baktığımda. Okul bahçesinden kaçısından sonra çok uzun zaman herşey normal gibiydi, babama acil tuvalete gitmesi gerektiği bunu da söylemekten utandığı için kaçtığını söylemiş. O dönem benimle ilgilenir olmuştu, derslerime bile yardım ediyordu, çok memnundum ablamın üstüme düşmesinden fakat eski sessiz, mutsuz haline dönmesi çok uzun sürmedi. odasından çıkmaz olmuştu çıktığı zamanlar ise kapıyı kitler, anahtarını da yanında taşırdı. Kılık kıyafetine de dikkat etmez olmuştu, gene de kıskanırdım kendisini her haliyle çok güzeldi, birbirimize hiç benzemezdik. Uzun gür siyah saçları artık neredeyse beline kadar iniyordu.Gözlerinde tuhaf hastalıklı bir ışık görürdüm çoğu zaman ve bana öyle baktığında ürperirdim, kendini hepimizin üstünde görür gibiydi, annem ve babam bunu ergenliğe bağladılar, artık haline dayanamadıklarında çok büyük kavgalar çıktı evde, katlanılması zor kavgalar. Durumunu gizlediği bir erkek arkadaşı olmasına bağlıyorlardı ve çok acımasızlardı kanımca, bu kavgaların ablama yarardan çok zarar verdiği çok aşikardı fakat onlarla konuşmak mümkün değildi.
Ve o gün geldi, ablam evden kaçtı, her yere başvurduk, bulunamadı.Ablamı kaybetmekle kalmamış, annemi ve babamı artık tümüyle kaybetmiş gibi yapayalnız kaldım evin içinde. Ablama neler olduğu ile ilgili bir şeyler bulabilmek adına odasını alt üst ettim. Çekmecelerinin birinde günlüğünü buldum. Okumam günler aldı çünkü doğumundan itibaren şu anki yaşına kadar her şeyi yazmıştı, doğumunu bile hatırlıyordu, bebekliğini, çocukluğunu, her anı, bir insan gibi değil, bir bilgisayar gibi. Aklım almadı, annemle babama hiç anlatmadım o günlüğü, bahsetsem sanırım üzüntüden ölürlerdi. Ablamın dediğine göre ilk anne ve babası onu hiç istememişler hamileliği ilk öğrendikleri andan itibaren, doğduğunda sepetiyle beraber bir cami avlusuna bırakmışlar, fakat ablam bebekken de hiç ağlamaz, sızlamazmış, oracıkta ölmek istemiş, bulunduğunda çok üzülmüş, öyle yazıyordu. Yani anlayacağın annem ve babam onun gerçek ailesi değilmiş ve bunu ondan sakladıkları için hala çok kızgınım.
Soluksuz anlatmıştı, ben de soluksuz dinledim, bombardıman yeniden başlamıştı, ürperdik, alışamadık hala bu seslere. Sığınakta 2. ayımızdaydık ve erzağımızın tükenmesine 3-4 ay kaldı.. Arkadaşımın ablasının bundan sonraki hikayesini herkes biliyor. Kaçtıktan bir kaç ay sonra ormanda cesedini bulmuşlar, kadınların öldürüldüğü sebebten öldürülmüş. O sizin deyiminizle insan olarak doğan bir uzaylı, bunu insan ırkı olarak öğrenmemiz malesef ölümünden sonra oldu. Uzak yıldızlardan olan halkı elçi olarak gönderdiklerinin öldürüldüğünü haber alınca, savaş ilan ettiler. Sevgisizliğimizin cezasını çekeceğiz, belki böylece tükeniriz.
Esindaş
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum: